TR EN

KORONER KALP HASTALIKLARINDA KLASİK TANI YÖNTEMLERİ

Paylaş

Koroner kalp hastalığında tanıya giden ilk yol gerek hekimin gerekse hastanın hastalıktan şüphe etmesidir.
Koroner damarlarda ateroskleroz sonucu oluşan yağlı plak bazen belirti vermese de, risk faktörlerini taşıyan kişiler mevcut risk faktörleri doğrultusunda hekime başvurabilir. Sessiz seyirli olabilecek hastalık, kalp damar hastalığında klasik tanı yöntemleri olarak bilinen efor testi, miyokard perfüzyon sintigrafisi veya tanıda altın standart olan koroner anjiyografi yöntemi ile açıkça ortaya çıkarılabilir.
Aterosklerotik plak koroner damarda tama yakın veya kısmi şekilde darlığa yol açacak şekilde büyümüşse, temel belirti olarak çoğunlukla egzersizle tetiklenen göğüs ağrısı şeklinde ortaya çıkar. Bu ağrı, çoğunlukla yorulmayla, sinirlenmekle veya soğukla gelen, göğüs ön tarafında, sol kola, boyuna ve çeneye yayılabilen, 10-15 dakika süren, istirahat ile veya koroner damarları genişleten ilaç almakla geçen, sıkıştırıcı, baskı yapar tarzda bir ağrıdır (Kararlı angina). Ancak aterosklerotik plak yırtılıp üzerine pıhtı oturduğunda daha gürültülü olan, ağrının istirahatte ortaya çıktığı, daha şiddetli karakterde olduğu ve kalp krizi veya kalp krizi tehdidi olarak adlandırılabilen durumlar ortaya çıkar ki, bu durumda tanının atlanması tamamen tıbbi hata olarak değerlendirilebilir.

Koroner kalp hastalığının tanısında kardiyolojide kullanılan başlıca klasik yöntemler; efor testi, miyokard perfüzyon sintigrafisi, stres ekokardiyografi ve koroner anjiyografi olarak sayılabilir. Bu yöntemler dışında günümüzde gelişen teknoloji doğrultusunda elektron beam tomografi, pozisyon emisyon tomografi ve çok kesitli bilgisayarlı tomografi gibi tanı yöntemleri de kullanılabilmektedir. Ancak yeni gelişen tanı yöntemlerinin hiçbirisi doğrudan koroner arterler içerisine girilip kontrast madde verilerek yapılan koroner anjiyografi tetkikinin yerini alamamaktadır.

EFOR TESTİ


Kalp damar hastalıklarını araştırmada kullanılan testlerden biridir. Bu test sırasında hasta, dönen bir bant üzerinde yürütülerek (treadmill) veya sabit bir bisiklette pedal çevirtilerek kalp hızı ve kan basıncı artırılır.Bu esnada hastadan alınan elektrokardiyografi kayıtları incelenerek bilgisayarda analiz yapılır.Test sırasında ortaya çıkabilecek göğüs ağrısı, istirahatte olmayan elektrokardiyografi değişikleri değerlendirilerek bir yorum yapılır.
Bulgular koroner kalp hastalığını şiddetle destekler nitelikte ise hastadan doğrudan anjiyografi tetkiki istenebilir. Test, kalp damarlarında darlık olan hastaları ortaya çıkarmak ve hastalığın ciddiyetini tespit etmenin yanı sıra kriz geçiren hastalarda risk belirlemek veya tedavi sonuçlarını takip etmek için de kullanılabilir. Kalp yetersizliği olan hastalarda egzersiz kapasitesini belirlemek ve egzersizle ortaya çıkabilen ritim bozukluklarının saptanması amacıyla da kullanılabilir. Özellikle 40 yaş üstü hiçbir şikayeti olmayan kişilere de belirgin bir şikayete neden olmayan kalp damar hastalığının tanısı için faydalı olabilir.


MİYOKART PERFÜZYON SİNTİGRAFİSİ


Üniversitemizde Nükleer Tıp Anabilim dalında gerçekleştirilen bu testin temel prensibi, kalpte tutulan radyoaktif bir maddenin kişiye verilerek egzersizde ve istirahatte kalp dokusundaki kanlanmanın değerlendirilmesi esasına dayanmaktadır.Hastanın koluna damar yolu için bir plastik iğne yerleştirilmekte takiben egzersiz testi uygulanmakta (çoğunlukla yürüyen bant üstünde), yeterli efor yapıldıktan sonra koldaki iğneden radyoaktif madde verilmektedir.
Madde kalbe kadar ulaşmakta ve bu esnada, eğer kişide damar tıkanıklığı mevcutsa ilişkili kalp kası bölgesinde bu maddeler az tutulmakta ve bu bilgisayar ortamında çekilen görüntülerde açıkça saptanabilmektedir. Elde edilen görüntü analizleri, bilgisayarda sağlıklı kalp görüntüleri ile karşılaştırılarak kalpteki beslenmesi bozulmuş bölgeler saptanır.


STRES EKOKARDİYOGRAFİ


Ekokardiyografi kardiyoloji alanında en kolay uygulanabilir, kalbin yapısal anatomisi, kapak yapıları ve duvar hareketlerinin değerlendirilmesinde kullanılan ucuz ve vazgeçilmez bir ultrasonografik yöntemdir.Ekokardiyografide ultrasondan (ses ötesi dalgalar) yararlanılır. Ultrason dalgaları, insan kulağının duyma sınırının ötesinde bir sestir (18.000 - 20.000 titreşim/sn). Bu ses dalgaları, tüp şeklinde elle tutulan ve hastanın göğsünde gezdirilen sesi oluşturan duyarlı bir alet yardımıyla kalbe gönderilir.Ses dalgaları kalp duvarlarından, kaslarından, kapakçıklardan alete geri döner.
Farklı dokular ses dalgalarını farklı şekillerde yansıtır. Böylece kalpten geri dönen ses dalgaları bilgisayar ile resme çevrilir ve bu görüntüler monitörden izlendiği gibi istenirse kağıda da bastırılır. Ekokardiyografi ile çeşitli stres testlerinin kombine edilmesi, stres sırasında ortaya çıkan yeni duvar hareket bozukluklarını görmemizi sağlayarak damar hastalığı şüphesini ortaya koyabilir. Stres ile ortaya çıkan bölgesel kansızlığa bağlı gelişen bölgesel duvar hareket anormalliklerinin saptanması testin esasını oluşturur. Böylece test sırasında kansız kalan bölge görülebilir ve sorumlu damardaki hastalıktan kuşkulanılabilir.Bu yöntemlerin haricinde de daha az invazif girişim gerektiren, kansız tanı yöntemleri geliştirilmesi istense dekoroner kalp hastalığının tanısında ve koroner damarların görüntülenmesinde koroner anjiyografi halen en iyi yöntemdir.


KORONER ANJİYOGRAFİ


Kalp damar hastalıklarının tanısında koroner anjiyografi yöntemi altın standarttır. Genellikle kasık damarı başta olmak üzere vücuttaki atardamarın olduğu bölge önce iğne ile uyuşturulur. Ardından iğne ile damara girilerek kılavuz tel eşliğinde küçük bir plastik kılıf atardamara yerleştirilir.Daha sonra, adına kateter denilen yaklaşık 2 mm çapında içi boş borucuklar plastik kılıf yolu ile kalbin damarlarının ağızlarına yerleştirilir. Bu borucuklardan damarları röntgen altında görünür hale getiren özel bir madde (kontrast madde) verilir ve değişik açılardan damarların görüntüleri alınır. Kalp boşluklarının ve koroner arterlerin kontrast madde (bir çeşit tıbbi boya maddesi) verilmesi sırasında görüntülenmesi ve “X” ışınları kullanılarak, hareketli film çekilmesi esasına dayanan bu işlem yaklaşık 20-30 dakika kadar sürer. İşlem tamamlandıktan sonra kasıktaki kanül çıkartılır ve 15-20 dakika süre ile bu bölgeye bası yapılır. Kanamanın durduğu görüldükten sonra oldukça sıkı bir bandaj ile kapatılır. Ancak bazı tıbbi gereklilik hallerinde, kasıktaki kanülün daha uzun süre yerinde muhafaza edilmesi gerekebileceğinden bu uygulama değiştirilebilmektedir. İstisnai durumlar dışında, işlemden 24 saat sonra hastanın günlük yaşamına dönmesine izin verilmektedir. Günümüzde artık müdahaleler sonrasında iğne ile girilen damarda oluşan ufak deliği bir kapama cihazı ile kapatabilmek mümkündür. Bu cihaz sayesinde elle kasık basısı, sıkı bandaj işlemleri ve uzun süre kıpırdamadan sırt üstü yatma mecburiyeti kalmamaktadır.

Tüm tıbbi girişimlerde olduğu gibi anjiyografi işlemi sırasındada ortaya çıkabilecek çeşitli riskler mevcuttur. Ancak bu risk, teknolojik gelişmeler ve deneyimli kişiler tarafından gerçekleştirildiğinde son derece düşüktür. İşlem sırasında istenmeyen olayların (kalp krizi, felç, ritim bozuklukları, ölüm gibi) oranı onbinde beş (5/10.000) ile binde bir (1/1000) arasında değişmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, kalp damarlarındaki teşhis edilmemiş ve dolayısı ile tedavisi yapılamamış darlıkların hastaya getireceği risk, anjiyografinin riskinin çok çok üzerindedir.



KORONER ANJİYOGRAFİ HANGİ DURUMLARDA YAPILIR?


Koroner anjiyografi işlemi yapılmasının kararı deneyimli kardiyoloji uzmanı tarafından hastanın şikayetleri, risk faktörleri, damar hastalığını öngördüren diğer tanı yöntemlerinin pozitif bulguları eşliğinde hasta bir bütün olarak değerlendirildikten sonra verilir. Özellikle gereksiz tetkiklerin önlenmesi açısından bu hastaların uygun merkezlerde değerlendirilmesi gerekliliği de oluşabilecek komplikasyonların önlenmesi açısından kaçınılmazdır.

KORONER ANJİYOGRAFİ NE ZAMAN YAPILIR?


1- Kalp damar hastalığını şiddetle düşündüren klinik bulgular varlığında,
2- Kalp krizi geçiren özellikle genç yaştaki kişilerde,
3- Kalp krizi sonrası kansız tanı yöntemlerinde (efor testi, sintigrafi vb) kalp damar hastalığını düşündüren bulgular varlığında,
4- Balon anjiyoplasti ve bypass yapılan kişilerde tekrar göğüs ağrısının ortaya çıkması durumunda,
5- Belli bir yaş üzerinde koroner arter hastalığı dışı kapak cerrahisi vb kalp cerrahisi işlemi gerçekleştirilecek kişilerde,
6- Herhangi bir neden yokken ciddi ritim bozukluğu varlığında,
7- Herhangi bir neden yokken kalp yetersizliği varlığında,
8- Risk faktörlerinin varlığında kalp hastalığı yönünden herhangi bir belirti taşımayan ancak damar hastalığını düşündüren testlerde anormallik saptanması durumunda,
9- Kalp krizinin ilk 12 saatinde yada daha sonraki saatlerde devam eden göğüs ağrısı varlığında,
10- İlk yardım ile döndürülen ani ölüm varlığında,
yapılmaktadır.