TR EN

AORT KAPAK DARLIĞI

Paylaş

Akciğerlerde temizlenen ve sol karıncığa dökülen temiz kan, sol karıncıktan çıkan aort damarı ile tüm vücuda pompalanmaktadır. Aort damarında, yarım ay şeklindeki üç yaprakçıktan oluşan bir kapak bulunmaktadır. Bu kapak sol karıncığın kasılmasıyla açılmakta, gevşemesi ile de kapanmaktadır.

Aort kapağında bir darlık oluştuğunda; sol kalpten ileriye doğru atım hacminde azalma, kalbin ard yükünde artma, ardyük artışına bağlı sol karıncık kas kütlesinde artma, zamanla da sol kalbin aşırı derecede artan ardyükü karşılayamayacak duruma gelmesiyle ortaya çıkan ciddi sol kalp yetersizliği, bayılma atakları ve ani ölümle sonuçlanmaktadır.

Aort kapak darlığının genç erişkinlerdeki en sık sebepleri, doğumsal kusur nedeniyle üç yaprakçık yerine iki yaprakçıklı (biküspid aort) aort kapağının yıpranması, romatizmal kalp hastalığı, nadiren enfektif endokardit iken, yaşlı kişilerde aort darlığının en sık nedeni yaşlanmanın tetiklediği aşırı yıpranma (dejenerasyon) ve kireçlenme ile karakterize kalsifik dejeneratif aort kapak hastalığıdır.

Aort kapak darlığı aslında yaşlıların hastalığıdır. 65 yaş üzeri kişilerin %2’sinde, 75 yaş üzeri kişilerin %3’ünde, 85 yaş üzeri kişilerin %4’ünde görülür. Yaşlı kişilerde en sık görülen doğal kapak hastalığıdır. Yaşlanmaya bağlı dejenerasyon (yıpranma), damar sertliği ve kireçlenme, aort kapağını tutmaya başladığı anda darlık oluşması sıklıkla kaçınılmazdır.Hastalığın klasik bulgu ve belirtileri, göğüs ağrısı, bayılma atakları ve kalp yetersizliğine bağlı nefes darlığı ve ani ölüm şeklindedir. Tedavi edilmemiş aort kapak darlıklı hastalarda: 1, 5, ve 10 yıllar içerisinde sırasıyla % 38, % 68, ve % 82 şeklindedir. Aort kapak darlığı ve angina (Göğüs ağrısı mevcutsa) bu hastaların %50’si 5 yıl içerisinde ölmekte, bayılma mevcutsa % 50’si 3 yıl içerisinde ölmekte, kalp yetersizliği mevcut ise hastaların %50’si 2 yıl içerisinde ölmektedir. Bu nedenle, semptomatik ileri aort kapak darlığı, acil tedavi gerektiren ölümcül bir hastalıktır.

Aort kapak darlığında ilaç tedavisi sadece bulgu ve belirtilerin şiddetini azaltmaya yöneliktir. Yaşam süresini uzatıcı bir etkisi yoktur. Kireçlenmiş, yıpranmış bir aort kapağın ilaç tedavisi ile düzeltilmesi mümkün değildir.

Geçmişte aort kapak darlığı tedavisinin tek yöntemi, açık cerrahi ile oraya tekrar mekanik veya biyoprotez yeni bir kapak takma şeklinde iken, günümüzde açık cerrahiye gidemeyecek yüksek riskli hastalarda, transkateter aort kapak implantasyonu (TAVI) denilen kapalı yöntemi uygulayabiliyoruz.

KAPALI YÖNTEM KİMLERE UYGULANIYOR?
Kapalı yöntem ileri aort kapak darlığı olan her hastaya uygulanmamaktadır. Kapalı yöntem ancak yüksek cerrahi risk taşıyan hastalara uygulanmaktadır. Hastanın açık cerrahiye gitme şansı mevcutsa, açık cerrahide oluşabilecek olumsuz sonuçları tetikleyecek risk faktörleri yoksa ve risk skoru düşükse ileri yaşta olmasına rağmen öncelikli olarak açık cerrahi yöntem önerilmektedir.

Ancak bu hastalık yaşlı kişilerin hastalığı olup, yaşlanmış bir kişide açık cerrahi sırasında gerek cerrahi sonuçlarını olumsuz etkileyecek gerekse cerrahi sonrası pompadan çıkma ve yaşama olasılığını azaltan birçok ek hastalık bulunmaktadır. Bu ek sorunlar, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı, ciddi kalp damar hastalığı, ciddi kalp yetersizliği, karaciğer sirozu, şeker hastalığı, böbrek yetersizliği şeklinde sıralanabilir. Çoğu yaşlı hastada bu ek sorunların bir veya daha fazlası mevcut hastalığına eşlik etmektedir.

Günümüzde, aort kapak darlığı ile birlikte hastalığa eşlik eden hastalıkların ve ek sorunların varlığına veya yokluğuna göre geliştirilen çeşitli risk skorlama sistemleri mevcuttur. Aort kapak darlıklı bir kişideki ek risk faktörlerinin sayısı fazla ise risk skoru da yükselecek ve böyle bir hasta açık cerrahiye alınırsa açık cerrahiye bağlı ölüm oranları da yükselecektir.

Bu nedenle, aort kapak darlıklı bir hasta ideal olarak girişimsel kardiyoloji uzmanı, kardiyoloji uzmanı, kardiyak anestezi uzmanı ve kalp damar cerrahından oluşan bir kalp takımı tarafından ortak olarak değerlendirilmeli ve ortak konsey kararı ile tedavi stratejisi belirlenmelidir. Hastadaki risk skoru yüksek ise, hasta açık cerrahiye alınamayacak ek sorunlar ve hastalıklar taşıyorsa, kapalı yöntem uygulanmalıdır.

Kapalı yöntem nasıl uygulanır?