TR EN

KORONER ARTER HASTALIĞI

Paylaş

Kalp dakikada ortalama 60-70 kez kasılan ve vücuttaki tüm organlar için gerekli olan kanı pompalamakla görevli olan hayati bir organımızdır. Diğer organların beslenebilmeleri için gerekli olan kan organlara atardamarlar ile taşınmakta kanın atar damarlara pompalanması işini ise kalp yapmaktadır. Her organ yaşamsal işlevlerini gerçekleştirebilmek için beslenme gereksinimde olduğu gibi kalbinde beslenmesi gerekmektedir ve bu işlev koroner damarlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle koroner damarları etkileyecek herhangi bir hastalık başta kalp olmak üzere vücuttaki tüm organları etkileyebilecek bir süreçle sonuçlanabilmektedir.

Koroner damarların en sık görülen ve en önemli hastalığı koroner aterosklerozdur (damar sertliği). Bu hastalıkta, koroner damarlar başta olmak üzere vücuttaki tüm atardamarlarda ( kol, bacak veya beyin gibi organları besleyen atardamarlar) kolesterol, iltihabi hücreler ve damar duvarında yer alan düz kas hücreleri gibi birçok hücrenin bir araya gelmesiyle oluşan yağlı plaklar birikmektedir.Kalbi besleyen koroner damarlarda ateroskleroz sonucu oluşan hastalık sürecine de “koroner kalp hastalığı” denilmektedir.

Dünyada toplum sağlığını tehdit eden en önemli sağlık sorunu olan ateroskleroz ve tetiklediği hastalıklar batılı ülkelerde ve ülkemizde en önemli ölüm nedenleri arasındadır. Koroner kalp hastalığı Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D) ve Avrupa ülkelerinde 45 yaşın üzerindeki erkeklerde ve 65 yaşın üzerindeki kadınlarda 1. sıradaki ölüm nedeni olarak yer almaktadır.Koroner damarlarda oluşan bu plağın aniden yırtılması hızla pıhtışma sistemini aktive etmekte ve damar duvarında ani, tıkayıcı kan pıhtısının oluşması kalp krizi (akut miyokard infarktüsü) denilen ölümcül hastalık süreciyle noktalanmaktadır.

Bu hastalarda ilk şikayet göğüs ön kemiğinin (iman tahtasının) altında geniş bir alanda şiddetli bir ağrı, baskı, sıkışma, tazyik ya da nefes darlığı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Ağrı sol omuza, sol kol ya da her iki kola yayılabilir ya da buralarda güçsüzlük hissedilebilir. Bu şikayetler 30 dakikadan daha az sürer ya da dil altı (nitratlar) ile geçerse bu "kalp krizi tehdidi"dir. Eğer 30 dakikadan uzun sürer ve dil altı ile geçmezse bu "kalp krizi"dir. Her iki durum da hayati tehlike taşır.Koroner damarlarda oluşan aterosklerotik plak her zaman yırtılmaya maruz kalmamakla birlikte zamanla damarı kısmi veya tam tıkanıklığa uğratacak şekilde büyüyebilir. Bu durumda ilk belirtisi kalbin iş yükünü artıran egzersiz gibi koşullarda, tetiklenen göğüs ağrısı olan ve kararlı angina pektoris denilen hastalık süreci ortaya çıkar. Bu nedenle egzersiz, emosyonel stres, yokuş çıkma, ağır yük kaldırma gibi durumlarda göğüs ön yüzünde oluşan ve dinlenmekle 3-5 dk’da geçen ağrı varlığında koroner kalp hastalığından mutlaka şüphelenmek gerekir.

Koroner kalp hastalığında temel risk faktörleri nelerdir?

1-Yaş: Erkeklerde 45 yaşın üstü, kadınlarda 55 yaşın üstü veya erken menopoz,
2-Cins: Erkeklerde daha sık,
3-Aile öyküsü: Birinci derecede (anne, baba, kardeş) erkek akrabalarda 55 yaşından, birinci derecede kadın akrabalarda 65 yaşından önce kalp damar hastalığı, kalp krizi (infarktüs) veya ani ölüm bulunması,
4-Kan basıncında yükseklik (Hipertansiyon),
5-Kan yağlarında yükseklik (Hiperlipidemi),
6-Sigara,
7-Şeker hastalığı (Diabetes Mellitus): Şeker hastalığı olan kişilerin oldukça önemli bir kısmında erken yaşta koroner kalp hastalığı ilk belirti olarak ortaya çıkmakta ve bu hastalık artık koroner kalp hastalığı eşdeğeri olarak kabul edilmektedir.

Bu temel risk faktörlerinin dışında egzersiz yapmama, kilo, stres ve yoğun depresyonda kalp damar hastalıkları yönünden risk faktörü olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Risk faktörleriyle hem doktorun hem de bireyin mücadelesi çok önemlidir. Risk faktörlerinden; yaş, cinsiyet ve aile öyküsünü değiştirmek mümkün değildir. Ancak, diğer faktörlerle mücadele edilebilir. Doktorunuz size bu konuda mutlaka yol gösterecektir. Değiştirilebilir risk faktörleri arasında en belirgini sigaranın bırakılmasıdır. Hipertansiyon günümüzde tedavi edilebilen bir hastalıktır. Kan şekerini iyi şekilde düzenleyen şeker hastaları diğer bireylerden daha uzun ve daha sağlıklı bir şekilde yaşayabilmektedir. Kolesterol düzeyi hem diyet hem de ilaçlarla istenilen seviyelere hatta daha düşük düzeylere indirilebilmektedir.

Kapalı yöntem nasıl uygulanır?